Uncharted 4: A Thief’s End “Bazı maceralar kalbe kazınır.”

Platformlar: PlayStation, PC
Ortalama Bitirme Süresi: 15-17 saat (Yan aktivitelerle 20 saate kadar)
Tür: Aksiyon-Macera, Sinematik Anlatı, Bulmaca, Keşif

Nathan Drake emekli oldu.
Artık macera peşinde koşan bir hazine avcısı değil; o günler geride kaldı. Kıyıya yakın bir evde, eşi Elena ile birlikte sakin bir hayat. Akşamları yemek yapıyor, gündüzleri dalış ekipmanları satıyor. Ama bazı şeyleri tamamen geçmişte bırakamaz. Bir gün, uzun süredir öldüğünü düşündüğü ağabeyi Sam, yıllar sonra bir hayalet gibi çıkagelir. Sam, geçmişin derinliklerinden gelen bir sırla Nate’i bir kez daha maceraya çağırır: efsanevi korsan Henry Avery’nin kayıp hazinesi.
Ama bu yalnızca bir hazine yolculuğu olmayacaktır. Bu, kayıp yılların, yalanların, kırık kardeşlik bağlarının ve geçmişte yüzleşilememiş anıların yeniden gün yüzüne çıkışı olacaktır. Nate, bir kez daha her şeyi riske atmak zorundadır. Bu defa sadece kendi hayatı değil, sevdiği insanların geleceği de bu kararlara bağlıdır. Uncharted 4: A Thief’s End, serinin en olgun ve en derinlikli halkası. Her açıdan bir vedanın hikâyesini anlatıyor: hem karakterlerin yolculuğuna, hem de bir dönemin oyun anlatımına.
İskoçya’nın puslu dağları, Madagaskar’ın nefes kesen yeşillikleri ve nihayet kayıp korsan ütopyası Libertalia, yalnızca birer oyun mekânı değil; her biri tarih, efsane ve duyguyla örülmüş canlı birer tablo gibi. Bu dünyalar yalnızca güzellikleriyle değil, anlatılarıyla da büyülüyor. Her taşın altında bir hikâye, her duvar çiziminde geçmişin yankısı gizli.

Oynanışı, klasik Uncharted formülüne sadık kalırken aynı zamanda genişleyerek derinleşiyor…
Yine tırmanıyor, zıplıyor, çatışıyor, gizemleri çözüyoruz ama bu kez alanlar daha büyük, yollar daha çok ve tercih şansı daha fazla. Yeni halat ve çengel mekanikleriyle oyun içindeki hareketler artık daha dinamik.
Sessiz ilerlemeler, açık çatışmalar, çevre etkileşimi… hepsi oyuncunun olaylara kendi tarzını katma fırsatını veriyor. Nate ile Sam arasındaki ilişkinin, kardeşlikten çok daha karmaşık olduğunu, birbirlerine borçları, kırgınlıkları, hayranlıkları ve suçlulukların var olduğunu görüyoruz. Yan karakterlerimiz de en az ana karakterler kadar etkileyici: Elena’nın sessiz fedakârlığı, Sully’nin bitmek bilmeyen sadakati, Nadine Ross gibi yeni yüzlerin getirdiği tehdit hissi… hepsi hikâyeye derinlik katıyor.

Ve oyunun temposu, mizah ve duygu arasındaki geçişlerle öylesine iyi dengeleniyor ki, bir yandan gülerken diğer yandan boğazınız düğümlenebiliyor… Bulunan notlar, eski günlükler, korsan haritaları, küçük heykelcikler… hepsi büyük resme işaret ediyor. Kimi zaman sadece bir eşya değil, bir anı, bir pişmanlık, bir ipucu taşıyorlar. Oyuncunun dünyayla bağ kurmasına, karakterlerin geçmişini anlamasına yardımcı oluyorlar.

Sonunda, her iyi hikâyede olması gerektiği gibi… bir veda geliyor.
Sert değil, yıkıcı değil ama kesin. Uncharted 4, yalnızca Nathan Drake’in hikâyesine değil, bir dönemin macera anlayışına da duygusal bir nokta koyuyor. Büyük patlamalarla değil, gözden kaçabilecek küçük detaylarla, insan olmanın karmaşıklığıyla, geçmişin yüküyle ve kabullenmenin zarafetiyle sona eriyor.
Ve bu sona geldiğinde, kalbinde şu soru yankılanıyor:
“Son bir macera daha?”

Tomb Raider (2013) “Korkuyla başladı, cesaretle devam etti.”

Horizon Forbidden West “Geçmişin küllerinde geleceği arayan bir yolculuk.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir