Detroit: Become Human “Seçimlerimiz kim olduğumuzu belirler.”


Tür: İnteraktif Hikâye, Bilim Kurgu, Dram
Ortalama Bitirme Süresi: 10-12 saat (tek oynanış), 25+ saat (tüm yollar ve sonlar)
Yan Görevler: Geleneksel anlamda değil; her sahnede aldığın kararlar hikâyeyi dallandırır.
Ana Hikâyeyi Etkileyen Kritik Görevler: “The Nest”,”Spare Parts”,”Freedom March”,”Battle for Detroit” (final tamamen bu bölüme göre şekillenir)
Platformlar: PC, PlayStation

Yıl 2038.
Dünya hâlâ bizim gibi görünüyor. Gökdelenler yükseliyor, sokaklar kalabalık, alışveriş yapılıyor, işler sürüyor. Ama bu yeni dünyada insanlar artık yalnız değil. Androidler her yerde.
Ve artık sadece hizmet etmiyorlar… hissediyorlar. Detroit: Become Human, seni yalnızca bir oyuncu yapmıyor bir kader mimarı, bir “geleceği yazan bilinç” hâline getiriyor. Çünkü bu dünyada yaptığın her seçim, sadece diyalogları değil; kimin hayatta kalacağını, kimin devrim başlatacağını, hatta bir halkın özgürlük arzusunun kaderini değiştiriyor.

Bu hikâyeyi üç farklı gözden izliyoruz.
Üç android, üç yaşam, ama bir ortak soru: “Gerçekten insan olmak ne demek?” Connor, yüksek düzeyde bir prototip. Görevi: “deviant” olarak tanımlanan sapkın androidleri yakalamak. Soğuk, kararlı, verimli. Ama onun bile iç dünyasında çatlaklar oluşuyor. İnsan partneri Hank ile kurduğu bağ, onun yalnızca kodlardan ibaret olmadığını hissettirmeye başlıyor. Bir yanda görev… bir yanda vicdan. Her seçimin, onun “kim” olacağına dair bir tuğla koyuyor. Kara, bir ev hizmetçisi. Ama küçük bir kızla, Alice’le birlikte kaçtığında artık bir android değil; bir anne oluyor. Kara’nın yolculuğu, teknolojinin ötesinde bir şey anlatıyor: Koruma içgüdüsü, sevgi ve aidiyet.
Her adımı, her saklanışı, her umutsuz kaçış sahnesi… Kara’nın giderek insanlaşan yüreğine atılan yeni bir çizik gibi. Markus, Başta yalnızca bir yardımcı. Ama yaşadığı ihanet, onu bir simgeye dönüştürüyor.
Bir halk, onun gözlerine bakarak özgürlük düşü kuruyor.
Barışla mı yürüyecek bu devrim? Yoksa şiddetle mi? Bu kararı Markus değil, sen vereceksin.
Onun yolculuğu, liderliğin ve sorumluluğun ne kadar ağır bir yük olabileceğini gösteriyor.
Markus yalnızca androidlerin sesi değil… susturulan her varlığın yankısı. Detroit’in dünyası, soğuk metalle insan teninin arasında bir gerilim kuruyor.
Gökyüzü hep gri. Binalar yüksek, ama kalpler kırık.
Sokaklar neonla aydınlanıyor, ama içlerinde yalnızlık gizli.
Ve bu yalnızlık, kimi zaman umutla; kimi zaman öfkeyle çatlıyor. Görsel anlatımı, kamera açıları ve renk paletiyle dramatik bir film gibi. Ama bu bir film değil. Senaryonun sahibi sensin. Müzikler her karaktere özel bestelenmiş.
Connor’un temasında gerginlik ve mantık var.
Kara’nınkinde kırılgan bir melodi.
Markus’un notalarında ise bir halk şarkısı gibi yükselen umut… ve isyanın ayak sesleri var.

Her kararın bir sonucu var. Yanlış bir kelime, bir dostluğu yok edebilir. Zamanında bastığın bir tuş, bir karakteri sonsuza dek kaybettirebilir. Ve o karakter geri dönmeyecek. İkinci bir şans olmayabilir. Detroit: Become Human, sana sadece seçenekler sunmuyor. Sana bir ayna tutuyor. Kimi seçtiğin, neye inandığın, ne uğruna vazgeçtiğin… hepsi seni anlatıyor. Eğer insan olmanın; hissetmenin, bağ kurmanın, kaybetmenin ve bir hayalin peşinden koşmanın ne anlama geldiğini sorgulamak istiyorsan… Detroit seni bekliyor.

Ama dikkat et:
Bazen en doğru karar bile… bir bedel ister.

God of War (2018) “Yalnız bir tanrı, çocuk ve kader.”

Horizon Zero Dawn “Geleceğin izlerini geçmişte aramak.”

One thought on “Detroit: Become Human “Seçimlerimiz kim olduğumuzu belirler.”

  1. Ben bir mühendis adayı olarak robotlar teknoloji vs çok ilgimi çektiği için bu oyunu oynamaya karar vermiştim. Ama ilginizi çekmese bile bu oyun sayesinde artık ilginizi çekebilir. Oyunda siz 3 farklı Androidsiniz, androidler tamamiyle insana benzeyen robotlar, ama ayırt etmek için şakaklarında yanar döner bir disk bulunuyor. Androidler insanlara hizmet etmek için yapılmışlar. Böyle kıyafet mağzaları gibi android mağzaları var. İlk gördüğümde çok ilginç gelmişti. Birgün bu androidler insanlığa hizmet etmekten bıkıp isyan etmeye başladıklarında hikayemiz başlıyor. Sonrasında sizde evdeki tüm teknolojik aletlerle bakışıyorsunuz. Oyunda sizin seçtiğiniz yollara göre hikayelerin gidişatları değişiyor. Bir sürü son mevcut. Özet olarak benim en sevdiğim oyunlardan biridir, kesinlikle oynamanızı tavsiye ederim. Kontrolleri de ortalama zorlukta .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir